23 Ağustos 2017 Çarşamba

Kim Bulduysa Onundur / Stephen King (Bill Hodges Üçlemesi)


Serinin ikinci kitabına başladığımda dikkatimi çeken ve en çok hoşuma giden şey, kitapta yer alan karakterleri henüz tanımasam da yaşadıkları yeri çok iyi tanıyor oluşumdu. Malborough Sokağı, Belediye Meydanı, Sugar Heights... Tüm sokaklara aşinaydım, çünkü burayı Bay Mercedes kitabında kendi semtimiz bellemiştik ;) İşte bu nedenle daha henüz tanıdık bir karaktere rastlamamış olsak da kitabın çok güzel bir şekilde bağlandığını söyleyebilirim. 
Kitap oldukça akıcı; fakat ilk kitaptaki gibi sürekli bir gerilim yok. Bu da biraz nefes almamıza imkan sağlıyor aslında... Konusu oldukça enteresan. Bill Hodges karşımıza geç çıkıyor ama bunca bekleyişe de değiyor. Kitaptaki yeni suçlumuz de çekirdekten yetişme bir psikopat ve oldukça ilginç karakter özelliklerine sahip. Kitabı okurken şu ikilem arasında kalmak kaçınılmaz; yazarı mı daha çok seviyoruz yoksa yarattığı karakterleri mi? (Bu konu hakkında bir süre sonra yazmayı düşünüyorum.) 
Hani yeni bir kitaba başlarız, bir karaktere çok çabuk ısınırız ve sayfayı çevirince karakterin başına bir iş geldiğini görürüz (bir ihtimal daha var o da karakterimiz ölmüştür!) işte o zaman ne hissedersiniz? Ya da sevdiğiniz karakterin başına ne gelmesi sizi üzüp, öfkelendirebilir? Öfkenizin boyutu ne olabilir? Burada şöyle bir şey var kitap okumayı sevmeyen insanlar ya da okumayanlar bu sorular karşısında şaşkınlığa uğrayacaktır muhtemelen. Öfkelenmek mi? Gerçek değil onlar vs tarzı mantıklı (!) yorumlar yapacaklardır... Biz kitapseverler ise (gerçek kitap tutkunlarından bahsediyorum) okuduğumuz kitaba bağlanırız, her satırını yaşarız, kitaptaki karakterlerle nefes alıp veririz, o nedenle sevdiğimiz karakterin başına bir şey gelmesi bizde çeşitli duygular uyandırabilir? Ama bunun bir gerçekliğe dönüşü vardır her zaman. Kim Bulduysa Onundur kitabındaki karakterin (Morris) gerçeklikle bağları tamamen kopmuş ve sevdiği karakterin başına gelenler gözünü kan bürümesine neden oluyor ve ipler kopuyor. Bu sırada Bay Mercedes'le olan ilişkimizin de tamamen kesilmediğini belirtmeliyim. Kitap için çok harikaydı diyemeyeceğim ama tam bir geçiş kitabı olduğunu söyleyebilirim. Bu da serinin son kitabı olan Son Nöbet'i daha çok merak etmeme neden oluyor. 
Bu kitabı neden çok sevemediğimi düşündüğümde şu kanıya vardım, ben baskın karakterleri seviyorum daha çok. Brady, Jacob, Bill Hodges, Holly (her ne kadar silik bir karakter gibi görünse de, tam bir iş bitirici) vs. Hem bu karakterler ikinci kitapta daha az yer aldı hem de olayı çözerken bence çuvallamanın eşiğinden döndüler. Yeni tanıştığımız karakterler Morris ( evet efendim, sepet efendim), Andrew, Peter ise tam felaketlerdi bence. Başarısız, bağımlı, takıntılı tipler. O nedenle ben sevemedim. Belki siz çok seversiniz!

-ALINTILAR-
-"Hayatın hazinelerini uçurumun dibine düştüğümüzde keşfederiz." (Joseph Campbell)
-"Biri size karşı dürüst olacağını söylüyorsa, büyük bir ihtimalle tırıs giden bir attan daha hızlı yalan söylemeye hazırlanıyor demektir."
-"Ev dediğin, gittiğinde seni bağrına basacakları, seni anlayacakları yerdir."
-"Gençken büyük beklentiler içine girmeyip hırsınızı törpülerseniz, daha sonra büyük ihtimalle çuvallarsınız."
-"Okuyucular için hayatın en heyecan verici keşiflerinden biri büyük haz duymalarıdır. Çaresizce. Gırtlaklarına kadar. Bunu ilk başaran kitap asla unutulmaz; o kitabın her sayfası, okuyucuyu yakan ve heyecanlandıran yepyeni bir ilhamdır."
-"Hayatta işler ters gidebilir; insan, hızını, görme yeteneğini ve kahrolası arzularını yitirebilirdi; ama edebiyat sonsuzdu."
-"Kimseye bedava su yok, sonunda denize açılmayı en çok hakeden gemi bile, denizin dibini boyluyor."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder