24 Nisan 2017 Pazartesi

Aramakla Bulunmayan Yol; Siddharta!

kitap

Siddharta Hermann Hesse tarafından 1922 yılında kaleme alınmış olup, genel olarak spiritüalizmi konu alan bir eserdir. Kitapta Hint bilgelik öğretilerine ve Budizmin temel öğelerine yer verilerek Buddha imgesini bile aşan bir yolculuğa çıkartır okuyucuyu. Altı çizilecek satırlarla dolu olup, şiirsel bir anlatıma sahiptir Siddharta. Okumaya başladığımda bu şiirsel anlatımdan tereddüt ettiysem de okudukça keyif almaya başladığımı söyleyebilirim. Anlatım dili kitabın içeriğiyle sarmalanmış ve uyum daha da artmış. 
İnsanın yazgısından kaçamayacağını, evrendeki uyumu ve her şeyin bir olduğunu dile getiren bu kitapta bir Brahman oğlu olan Siddharta'nın içsel huzuru ve uyumu yakalama arayışına tanıklık ediyoruz. Özellikle bigi ve bilgelik arasındaki farklar üzerine yaptığı detaylı anlatım oldukça etkiledi beni. "Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelikle mucizeler yaratılabilir ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez." (Can Yayınları, Syf: 139) Bizler sürekli bilginin peşinde koşuyoruz ve bilgiyi aktarmayı kendine vazife edinen bir çok konu uzmanı var etrafımızda; fakat o bilgi içselleştirilmediği sürece bilgelik elde edilemiyor. Ondandır ki günümüzde tüm dünyada, bilgi bu kadar yakınken bize, bu denli karanlık ve cahilce yaşamamız. Bizde bununla ilgili güzel bir atasözü de vardır. "Bin nasihat, bir musibetten iyidir." İnsan kendi tecrübesini, bilgi birikimini karşısında ki insana isterse bin defa anlatsın, o insana bu konuyla ilgili bir bilgelik edindiremez. Bilgelik ancak yaşayarak, deneyimlenerek öğrenilir. Bu konuda aslında en güzel örnek ebeveynler ve çocuklarıdır. Aşırı korumacı ebeveynler kendi yaşam tecrübelerini, bilgi birikimlerini çocuklarına aktararak onları olası tehlikelerden korumaya çalışırlar. Oysa çocuk bu durumları elbet yaşayacaktır  ve yaşam ona hayatta kalmak için gerekli bilgeliği yaşantı yoluyla sunacaktır. Aksi halde günümüz dünyasında mücadele edemeyen bireyler yetişmekte olduğunu gün geçtikçe artarak gözlemlemek zorunda kalacağız. İşin eğitim kısmını bir kenara bırakırsak ki Hermann Hesse buna gayet güzel bir şekilde değinmiş, geriye bir de inanç kısmı kalıyor. "Doğu Gizemciliği" Hermann Hesse; tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm insanlığın benimseyebileceği bir şeyi aktarıyor bu romanında. Daha önceki yazımda da (Kendine Dur De!) bahsettiğim gibi insanlık derin bir umutsuzluk ve mutsuzluk içinde sürekleniyor. Bu umutsuzluk ve mutsuzluk hiç bir şekilde dış kaynaklı olamaz. İmkanlar ve koşullar ne olursa olsun huzur ve mutluluk kişinin içinden yükselmelidir. İşte bu aşamada Siddharta'nın size yardımı dokunabilir. 

*Altı Çizili Satırlar:

"Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir. Dünya zevklerinin ve dünya malının insana hayır getirmeyeceğini daha çocukken öğrendim. Hanidir biliyordum bunu ama ancak şimdi yaşadım. Ve şimdi biliyorum, belleğimle değil, gözlerimle, yüreğimle, midemle biliyordum böyle olduğunu. Ne mutlu bana ki, biliyorum artık!" (Can Yayınları, Syf: 99)
"Irmak aynı zamanda her yerdedir, kaynadığı yerde, döküldüğü yerde, çağlayanda,kayıkta, akıntı yerinde, denizde, dağda, aynı zamanda her yerde ve onun için yalnızca şu an vardır, geçmişin gölgesi diye bir şey bilmez ırmak, geleceğin gölgesi diye bir şey de bilmez." (Can Yayınları, Syf:108)
"Dünyevi yaşam süren insanların başka bakımdan bilgelerden geri kalır yanı yoktu; nasıl ki zorunlu olan şeyi inatla, şaşmadan yapan hayvanlar kimi anlarda insanlardan üstün görünebilirse, onlarda bilgelerden hayli üstündü. (Can Yayınları, Syf: 128)
"Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışardan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak." (Can Yayınları, Syf: 137)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder