Akşama doğru saat 6'da İğneada'daydık . Arabamızı park ettikten sonra şehir merkezinde bir iki tur attık. Zaten toplasan 10 adımlık bir yer şehir merkezi. Birkaç tane çay bahçesi, restoran ve marketten ibaret. Bizim aklımızda aslında günübirlik bir seyahat planı vardı fakat geç varmamız nedeniyle kalacak bir yer aramaya başlamalıydık. Tabi biz önce yemek dedik ve merkezde bulunan Dobrodosli Rumeli Köftecisi'ne gittik. Lezzetli, güzel ve temiz bir yer olduğunu belirtmeliyim. Fakat dışarıda oturuyorsanız yemeğinize eşlik etmek isteyen onlarca köpek dostumuzu da hesaba katmalısınız ki bence bu kadar çok başı boş köpeğin olması biraz tuhaftı. Çoğu da cins köpeklerdi ne yazık ki... Belli ki terkedilen köpekler... Büyük bir mücadele için de yemeğimizi yedikten sonra kalacak yer bakmaya başladık. Pansiyon sayısı oldukça fazla, pansiyonlar arasında Meltem Pansiyon en iyisi gibi duruyordu. Fakat biz gözümüzü İğneada Resort Hotel'e çevirdik ve fiyat öğrenmek için girdik. İki kişi tek gece fiyatı 390 liraydı. (Sanıyorum ki indirimli bir dönemdeydi.)
Otele giriş yaptığımız anda o sırada akşam yemeği olduğunu öğrendik ve bir ton hayıflanma keşke yemeden gelseydik vs. fakat tatlımızı da otelde yemiş olduk. :) Şunu söyleyebilirim ki İğneada'da böyle bir otelin var olmasını beklemiyordum. Odalar, havuz, yemekler ve aktiviteler harikaydı. Kaldığımız gece canlı müzik vardı. Eğlenceli bir gün olmuştu. Ertesi gün belki denize girmek, İğneada Longoz Ormanlarına uğramak planıyla günümüzü sonlandırdık.
Sabah harika bir manzara eşliğinde muhteşem bir kahvaltı yaptıktan sonra sahile indik. Tek kelimeyle muhteşemdi.
İğneada'nın Karadenize kıyısı olduğu için zaten çok durgun bir denizi yok fakat rüzgarın da etkisiyle iyice coşmuş durumdaydı. Giremedik tabi... Fakat manzara görülmeye değerdi. Sahilde ufak bir yürüyüş, otelde kısa bir masa tenisi turnuvasının ardından çıkışımızı yapıp longoz ormanına doğru yola çıktık. Şehir merkezinin çıkışında İğneada Longoz Ormanları Bilgi Merkezi var. Oradan ormanla ilgili broşürlerimizi alıp, ormana kısa sürede ulaştık. Ama uygun mevsimde gitmemiştik ne yazık ki. Sular çekilmiş, dereler kurumuştu. Zaten bir tane bile ayçiçeği görememiştik yolda. Toplamışlar hepsini tabi... :( Orman ne güzel ne güzel...
Ormanda bir kaç tane göl ve muhteşem bir doğal hayat var. Yolunuzu kaybetmek ise oldukça mümkün. Hem bitki hem de hayvan türleri açısından oldukça zengin bir orman. Tabi aralarda instagram hesabım için de kitap fotoğrafları çekmeyi ihmal etmedim.:)
Yalnız ormandaki yönlendirmeler oldukça yetersiz, geliştirilmesi gerekiyor. Tabelalar net değil bu nedenle görmek istediğimiz yerleri kaçırdık. Fakat gördüklerimiz de hafızamızda unutulmamak üzere yerini aldı. :) Siz giderseniz gezilecek daha birçok yer var. Bulgaristan sınır köyü, Dupnisa Mağarası gibi. Fakat vakit dar olunca ancak bu kadarını gezebildik. Böylece bir gezimizi daha sonlandırmış olduk.
İğneada ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tavsiyem bir de KIYIKÖY'ü görün.
YanıtlaSilHiii! Yeni gördüm yorumunu! Çook mutlu oldum🙏🏻 İnşallah!
YanıtlaSil