23 Mart 2023 Perşembe

Montaigne / Stefan Zweig

Stegan Zweig tarafından kaleme alınan Montaigne belki de Montaigne'i bize en güzel ve en detaylı şekilde anlatan kitap olmuş. Bu kitabı okumak benim için muhteşem bir deneyimdi. Altını çizeceğiniz ve kendinizden birçok şey bulacağınız sayfalarla dolu, muhteşem anlatıma sahip bir kitap. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. 

 "Bütün bu curcunayı neden bu kadar ciddiye alıyorsun? Yaşamak zorunda olduğun çağın saçmalıklarının ve fesatlıklarının seni bu kadar etkilemesine neden izin veriyorsun? Bunlar ancak bedenini sıyırıp geçebilir, iç dünyana erişemezler. Dış dünya, sen buna izin vermediğin sürece, senden bir şey alamaz, sinirini bozamaz. Yaşadığın çağın olayları bunlara dahil olmayı reddettiğin sürece etkisizdirler, benliğini saf tuttukça dönemin delilikleri gerçek tehlike oluşturmayacaklardır. Hatta ilişkilerinde en moral bozucu şeyler, aşağılamalar, talihsizlikler; tüm bunları, ancak onlar karşısında zayıflık gösterirsen hissedersin, olgulara değer, önem, neşe ve acı yükleyen senden başka kim var? Dışarıdan hiçbir şey moralini bozamaz ve yükseltemez; iç dünya özgür ve samimi kalabildiği sürece dışarıdan gelen en güçlü baskıyı dahi kolaylıkla defeder." 

 "Ancak bu kadar içinize çekildikten sonra, oradan temiz çıkamazsınız."

"Ne aradığımı bilmiyorum, ama bir kaçış halinde olduğumu biliyorum." 

 "Kişi uzun süren seyahatin getireceği zevkleri döndüğünde onu karşılayacak sorunlarla ödememeliydi." 

 "Endişe ettiğimiz şeyler eşit ağırlığa sahip değillerdir. Onları abartan da, alçaltan da bizleriz. Yakınımızda olup bitenlerden uzaktakilerden daha fazla etkileniriz. Hareket alanımızı küçülttükçe, daha küçük meseleler bizi yiyip bitirmektedir. İnsan bunlardan tamamen kaçamaz, ancak onlarla arasına mesafe koyabilir." 

 "Her yerde olmak isteyen biri hiçbir yerde değildir." 

 "Bana göre kitaplar bir insanın yaşam yolculuğunda yanına alabileceği en iyi malzemedir." 

 "Sadece dini bir ritüel gibi tüm gün okuyor değildir, kitapların varlığı bile gönül rahatlığı vermektedir." 

"Teslim olmamız gerekmez, kendimizi “ödünç vermemiz” yeterlidir. Benliğimizin özgürlüğünü muhafaza etmeliyiz, bunun üzerine doğru yoldan çıkmamak adına bazı nadir vakalar dışında ipotek koymamalıyız."

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler

Dünyanın lider kripto borsası Bitget, Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasını duyurdu. Hem yeni, hem de eski kullanıcılara yönelik olan bu kampanya ile Bitget, kullanıcılarına 75 bin dolar değerinde ödül havuzu, 1 adet Macbook Pro ve bir adet iPhone 14 hediye edecek.

 

Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel

Bitget Türk kullanıcılarınu mutlu etmeye devam ediyor. Bitget’in geleneksellmiş Ramazan Hep Birlikte Paylaştıkça Güzel kampanyası bu sene de büyük hediyelerle tekrar ediyor.

Bitget’in Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a özel kampanyasında hem yeni, hem de eski kullanıcılar büyük ödülleri kazanabiliyor. İşte ödül detayları.

 

75.000$ Değerinde Mega Ödül Havuzu

Kampanya sayfasından kampanyaya katılarak görevleri yerine getiren kullanıcılar toplam 75 bin dolar değerindeki ödül havuzundan pay kazanma şansı elde edecekler.

Macbook Pro

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

iPhone 14

Şanslı Kullanıcı Ödülü şartlarını tamamlayan şanslı Bitget kullanıcısı Macbook Pro kazanacak.

23 Mart’ta başlayan kampanyaya, 6 Nisan 2023’te sona erecek.

Kampanyata katılmak için buraya tıklayın.

Bitget’in Türkiye’deki tüm listeleme ve kampanyalarından haberdar olmak için Bitget Türkiye Topluluğuna buraya tıklayarak katılabilirsiniz.

 

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, temel özellikleri olarak yenilikçi ürünler ve sosyal işlem hizmetleri ile dünyanın lider ilk beş kripto para borsası arasındadır ve şu anda dünya çapında 100’den fazla ülkede 8 milyondan fazla kullanıcıya hizmet vermektedir.

Borsa, kullanıcılara tek noktadan ve güvenli işlem çözümleri sağlamayı taahhüt ediyor ve Arjantinli efsanevi futbolcu Lionel Messi, İtalyan lider futbol takımı Juventus, PGL Major’ın resmi espor kripto partneri ve lider espor organizasyonu Team Spirit dahil olmak üzere güvenilir partnerle işbirlikleri yaparak kripto kullanımını artırmayı hedefliyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

3 Kasım 2022 Perşembe

Gezginin Oteli / Cees Noteboom

Sel Yayıncılıktan çıkan Gezginin Oteli kitabında yazarla beraber zamanda ve mekanda bir seyahate çıkıyor okuyucu... Venedik, Gambiya, Münih, İsfahan... Bazen tarihi, bazen sanatı ve bazen de şairlerin dizeleriyle canlanıyor şehirler. Özellikle fotoğraflar oldukça ilgi çekici. Yazarla bir yolculuğa çıkıyoruz bu kitapta fakat bir anı kitabından daha çok bir gezi kitabı okuyormuş gibi hissettim. Bazı bölümlerde çok fazla tasvir yer alıyor. Eğer şehirlerin tarihine meraklıysanız daha çok ilginizi çekebilir. Ayrıca farklı bir bakış açısıyla Gelibolu'nun tarihine kadar değiniyor yazar. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim.

18 Ekim 2022 Salı

Hep Yuvaya Dönmek / Ursula K. Le Guin


Ursula K. Le Guin farklı dünyalar tasarlamak konusunda benzersiz bir yazar, ancak bu kitap yazarın tüm eserlerinden farklı bir yerde duruyor diyebilirim. 

Bir dünya düşünün, zamanın ötesinde yaşayan, kendilerine ait bir dilleri, yaşam şekilleri, kültürleri, edebi metinleri, anlatıları ve müzikleri olsun... Ve kendinizi bu halkları incelerken, onlarla söyleşiler yaparken ve onların hikayelerini dinlerken buluyorsunuz. Tabi bu arada sizde onlarla yaşayacak, kendi dünyanızdan izler de bulacaksınız anlattıklarında. Beni en çok etkileyen yerler Sai ve Sinşan oldu. Sai topraklarında yaşayan Dayaoların katı kuralları biraz bizim dünyamızı hatırlattı. Sinşan için ise hayal topraklar diyebilirim. Özellikle Sinşanlı Anlatantaş’ın yaşam öyküsü, duyguları o kadar güzeldi ki etkisinden kurtulamadım. 

Kitabın sonunda bir de bu dünyada kullanılan, sıkça kitap boyunca rastladığımız kelimeleri içeren bir sözlük var. Her detayıyla mükemmel tasarlanmış, ileriye dönük kurgusal bir etnografya. 

İçinde bulunduğunuz dünyadan, şartlardan sıkıldıysanız kaçmak için mükemmel bir alternatif ütopya sunuyor bize Hep Yuvaya Dönmek. 

Kitabı okuduğunuzda biraz da böyle yaşamaya devam edersek olacakları ve olamayacakları da çok net farkettiriyor. 

Kurgu ya da gerçek istediğimiz dünyayı şekillendirmek her zaman bizlerin elinde... ve anahtarlar hep ortada, herkesin ulaşabileceği bir yerde; sevgi, anlayış, paylaşma, empati, emek ve tüm güzel duygular kapıları açmak için orada duruyor. 

Okumaya karar verirseniz şimdiden keyifli okumalar dilerim. :)

5 Ocak 2019 Cumartesi

Buradaysam, mucizeler de buradadır!


Mucizeler aslında her an, her yerde karşımıza çıkıyorlar, fakat ne yazık ki açık olduğunu düşündüğümüz kapalı gözlerimizle onları görme lütfuna erişemiyoruz. Bazen de onlar bize kendilerini göstermek için hiç beklemediğimiz bir anda, kendimizle başbaşa olduğumuz ve algılarımızın tamamen açık olduğu anlarda karşımıza çıkıyorlar. Buradayım ve mucizeye tanık oluyorum! Jonathan Safran Foer’in Buradayım adlı kitabını okurken böyle bir mucizeye tanık olacağımı asla düşünmezdim, fakat mucize gerçekleşti ve bu hayatımda gerçekleşek olan diğer mucizelere bir kapı araladı! Artık kesin bir şekilde biliyorum ki; evren sorduğumuz tüm soruları cevaplıyor ve bunu belki de en ummadığımız anlarda, yani enerjiyi serbest bıraktığımız anlarda yapıyor. Kitapta bir insanın kendini arayışları, kaybedişleri, soruları ve hayata dair diğer her şeyden parçalar var. Ben kendimle oldukça özdeşleştirdim diyebilirim. Doğru zamanda okunan güzel bir romandı. Sonların mutlu bitme ihtiyacına olan inanışımızı da sorguluyor bence. Hep bize küçükken anlatılan masallardan kalan sahte inançlar... Yaşadığımız hayatın “yaşanılabilir” olması için sonunda iyi ya da kötü bir şey olmasına, kavuşmaların olmasına gerek yok. Hayat andan ibarettir ve her an bir kavuşma gerçekleşir. Kendine, gerçeğe, en önemlisi de yaşadığın ana kavuşma... 

6 Eylül 2018 Perşembe

Beat Kuşağının Destanını Yazan Kitap: YOLDA


"Gökyüzü geniş, hayat kısa, hayaller sonsuzken yol özgürlüktü."
Jack Kerouac, bu kitabında kendi hikayesini anlatıyor; sansürsüz, saf olduğu gibi. Her hikaye özeldir, her hikayeyi özel biri yazmıştır, her yaşam bir hikayedir. Aynı yolda ilerlesek bile hissettiklerimiz, gördüklerimiz, algıladıklarımız bambaşkadır. O nedenledir ki aynı istikamette giden insanlardan farklı hikayeler dinleyebiliriz. Kerouac; hareket halinde olan için ölüm yoktu, tasa yoktu; devinim vardı sadece diyor. Hayatta hareket halinde olmaktan başka ne iyi gelir insan ruhuna? 
Okuduğum en iyi yol hikayelerinden biriydi.. Anlatımında ki içtenlik, duygularda ki yoğunluk sizi olduğunuz yerden alıp sınırlar ötesine taşıyabilir. Olmayacak şeyleri oldurabilir, okurken her ne hissederseniz hissedin, tek bir şey aynı kalacak bu kitabı okuduktan sonra aynı kişi olmayacaksınız. 
Özgürlüğün, arayışın ve onulmaz bir yaşam hasretinin şarkısı bu yankılanan. O halde yola çıkın ve yol akıp giderken dikiz aynasına yansıyan hayatın anlamını kaçırmayın.

ALINTILAR

*Gençliğimin doğusu ile geleceğimin batısını ayıran çizgide ve belki de bu yüzden orada, o tuhaf, kızıl ikindi vaktinde gelmişti bu olay başıma.

*Zihinlerimiz delilik kapasiteleriyle raydan çıkıvermişti.

*Dönüp dönüp birbirimize baktık, çünkü bir düellodur aşk ve sonra, birbirimize son defa baktık.

*Günün birinde, her şeyin aslında ne denli gülünç olduğunu keşfettiğimizde hepimiz kahkahalar atarak yerlerde yuvarlanacağız ve o gün gelene kadar benim pek sevdiğim acıklı bir ciddiyet olacak bütün bunlarda.

*Doğru değil miydi ya, dünyaya babanın çatısının altında her şeye inanan tatlı bir çocuk olarak geliyordun, sonra kayıtsızlık günleri gelip çatıyordu ve perişan, sefil, yoksul, kör ve çıplak olduğunu kavrayıp tüyler ürpertici, acınası bir hayaletin imgesi eşliğinde ürpererek karabasanvari bir hayat yaşıyordun.

*Böyle yuvarlanıp giderken bizim için her şeyin ayarlanmış olduğunu düşünüyorum.

*Bir şey, biri, bir ruh hayatın çölünde hepimizi izliyordu ve cennete varmadan önce bizi yakalaması kaçınılmazdı. Şimdi geriye bakınca bunun ölüm olduğunu anlıyorum tabii ki; biz cennete varmadan ölüm bize yetişecek.

*Yeryüzünün üç evladı gecenin bir vakti bir karar vermeye çalışıyor ve geçmiş bütün yüzyılların ağırlığı karanlıkta sırtlarına biniyordu.

*Yolun sonunda hep bir tür sihir bekliyor insan .

*Sadece budalalar önsezileri dikkate almaz.

*İşin aslı şu, ölmekteyiz, bütün yaptığımız ölmekten ibaret, ama yine de yaşıyoruz.

*Onlara istediklerini verirsin ve hemen paniğe kapılırlar.

*Lanet olası dünyada herkes insanın eylemleri, hatta varlığı için bir açıklama bekliyordu.

*Her zaman dahası, biraz daha ilerisi vardır -- asla bitmez.


8 Temmuz 2018 Pazar

Kendine Bir Not Bırak!

Hayat bize tüm renklerini ahenkli bir şekilde sunarken, bir köşeye saklanıp görmezden gelemeyiz çevremizde olup bitenleri. Beyazı siyaha tercih edemeyiz mesela, ayrım yapamayız sarıyla kırmızı arasında.. Diyemeyiz hep güneş parlasın, hiç yağmur düşmesin toprağa... Yaşanacak her ne varsa üstüne üstüne koşmalıyız her fırsatta. Saklanmaya çalıştığımız köşede kapana kısılmak varsa işin ucunda, o zaman sende kendine ufak notlar yazmaya başla... 
Söz uçar yazı kalır derler...İşte o yazdığın notlar gün gelir aydınlatır bir anda etrafını. Unutsan bile ne yazdığını, en ummadığın anda çıkar sarar etrafını." Haydi toparlan, gidiyoruz." der kimi zaman, kimi zaman da biz farkında olmasakta "İşte dileğin kabul oldu, artık mumları keyifle üfleyebilirsin." der. Nereden mi çıktı mumlar? Şöyle ki; geçtiğimiz yıl doğum günümde bir not yazmışım kendime ve yazıldığı yerde kalmış. Bu sene doğum günüm yaklaşırken çokta alakasız bir şekilde notlarımın arasında karşılaştım kendisiyle. Keyif almadığım hiçbir şeyi hatır, gönül uğruna yapmayacağımı, yeni tecrübeler edineceğimi yazmışım. Hepsi yapıldı. :) Ve yeni yaşımda sadece kendim için  ve bana "ben" olduğum için değer verecek insanlarla yaşamayı dilemişim.O da tamam. Ben bu notu okurken şaşırmadım değil. :) Yazmak lazımmış... Sözlerimiz ve davranışlarımızın yanında yazdıklarımızdan da sorumluymuşuz demek ki... Demem o ki yazın! Mutluluklarınızı, isteklerinizi, kırgınlıklarınızı...Ben kendimi bildim bileli yazarım ancak yazının gücüne artık daha çok inanıyorum. Kendinize ufak sevgi notları bırakın.. Zamanı geldiğinde her biri  sizi kucaklayacak ve iyi ki demenize neden olacaktır. :)

12 Haziran 2018 Salı

Dünyanın Bir Ucuna Uzanan Gerçek Bir Hikaye...

''Daha iyi bir yolculuğa” ilkesiyle hareket eden Shell, dünyanın dört bir yanındaki istasyonlarıyla yolu Shell’den geçen gerçek hikayelere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Reklam filmine konu olan hikayede ise, 15 yıllık kariyerlerini bir anda bırakan üç beyaz yakalı gencin hayallerini gerçekleştirmek için bir araya gelişi ve Mototrio isimli grubun kuruluşu anlatılıyor. Grubu kuran gençler önce Türkiye’yi, sonra dünyayı geziyorlar. Şu an Kolombiya’da olan ekip, Shell’in verimli yakıtlarıyla daha iyi bir yolculuk deneyimi yaşamaya yeni rotasında devam ediyor.

                                          
Bir boomads advertorial içeriğidir.

23 Ocak 2018 Salı

IKIGAI - Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı


En son okuduğum kitaplardan biri de Ikigai. Japonlara göre herkesin bir ikigaisi varmış. Peki nedir bu Ikigai? Ikigai kısaca hep meşgul kalarak mutlu olma kavramı olarak tanımlanabilir. Aslında bu kavram Danimarkalıların mutlu olma sırları olan "Hygge" ile taban tabana zıt ama onu da en kısa zamanda okuyacağım. Temel olarak Ikigai adlı kitap Japonya'daki "asırlık insanların" sırlarını Batı'ya taşımak için derlenmiş. Viktor Frankl'ın logoterapi (yaşamak için bir neden bulmak) yaklaşımıyla benzer özellikler taşısa da birbirinden ayrılan noktaları da var. Kitapta bizlere "asırlık insanların" beslenme tarzlarından (ikigai perhizi), basit egzersizlerinden, sosyal yaşamlarından tavsiyeler sunulmuş. Her bir tavsiye yaşamımıza muhteşem deneyimler kazandıracak türden, ama elbette ki hepimiz (Okinawa misali) bir orman kasabasında, denizle dağların buluştuğu vadilerde ya da güvenli bölgelerde yaşamıyoruz. Ancak en azından bir tavsiyeyi bile hayatımıza uygulasak eminim ki hayat boyu köklü ve güzel değişimlere götürecektir bizi. 
"Sadece faal kalırsanız bir yüzyıl yaşamak istersiniz." (Bir Japon atasözü)

9 Aralık 2017 Cumartesi

Spiritus (Ruhlar Dünyası) / Aynur Başkan


Spiritus serisinin ilk kitabı olan Ateşten Hançer'in ardından ikinci kitap olan Spiritus Ruhlar Dünyası'nı da bitirdim. Serinin ikinci kitabı da yine aynı şekilde heyecan vericiydi. Bu kitapta Selim ve dostlarının birlik olarak Spiritus'ların dünyasında verdikleri mücadeleye tanıklık ediyoruz. Eklenen yeni karakterle birlikte daha güçlü bir kurguya sahip olan Ruhlar Dünyası'nı okurken bir saniye bile kitaptan kopmadım, kopamadım. Hiç bitmemesini istediğim serilerden biri oldu Spiritus. Mutlaka okumalısınız! Ayrıca kitabın sonunda yazardan harika bir sürpriz de sizleri bekliyor. :) 

ALINTILAR;
*Bu hayatta karşına çıkan her birey senin için yeni bir kapıdır. Bu kapıların bazılarını açtığında duvara toslamana sebep olur, bazıları ise hayatının akışını değiştirecek kadar güzel yerlere götürür. Bunu anlamak için ise kapıları tek tek açman gerekir. Ama şunu sakın unutma, hayatımıza giren herkesin, hayatımızda bir rolü vardır. Hiç kimse kimsenin hayatına sebepsiz yere girmez. 
*Kendi için hiçbir şey yapmayan biri yardımı hak etmez! İnanmayan, amaçsız, vazgeçmiş hiç kimse yardımı hak etmez! İşte insanoğlu olarak en zayıf noktanız bu! Kendiniz için mücadele etmeyi bilmiyorsunuz! Bunu bilmediğiniz gibi, inanan biri çıktığında da, ona engel olmaya kalkıyorsunuz!

26 Kasım 2017 Pazar

Spiritus (Ateşten Hançer) / Aynur Başkan


Fantastik kitaplar yolculuğuna başlamışken uzun zamandır okumak istediğim Spiritus (Ateşten Hançer) kitabına başlama fırsatı buldum ve bir günde bitirdim. Öncelikle yazarı tebrik ederek başlamak istiyorum bu yoruma çünkü gerçekten efsanevi bir roman olmuş. Kurgusu, karakterleri, kullandığı dil ve romanın akışıyla temposu hiç düşmeyen bununla beraber bu kadar yüksek tempoya rağmen okuyucuyu da yormayan bir roman çıkmış ortaya. 
Kitabın kurgusu oldukça özgün, karakterler içimizden, bizim dünyamızdan... Sadece bunlar bile Türk bir yazardan fantastik bir kitap okumanın coşkusunu yaşamaya yetiyor. Kitabı bitirdikten saatler sonra bile karakterler, olaylar gözümün önünde canlanmaya devam etti. Kesinlikle etkileyici ve sarsıcı bir romandı diyebilirim. 
Kitap Spiritus denen varlıkların Selim'in hayatında çocukluk dönemi canavarları olarak ortaya çıkmasıyla başlıyor ve bu sırada Neval'le tanışması, annesinin kaybı, İstanbul sokaklarında daha çocuk denecek yaşta yaşadıkları ve şahit oldukları, hayatını baştan sona değiştirecek gerçekleri öğrenmesiyle devam ediyor. Kitabın sonunda öyle şeyler oldu ki, beklentim daha çok arttı. Karakterler şimdi çok daha büyük bir göreve hazırlanıyorlar. Serinin ikinci kitabı olan "Spiritus Ruhlar Dünyası'na" büyük bir heyecanla başlayacağım. Fantastik romanları seviyorsanız Spiritus serisini mutlaka listenize eklemelisiniz. Şimdiden keyifli okumalar. :)

ALINTILAR;
*Ciğerim parçalanırcasına bağırdım, boğazımı yırtarcasına haykırdım, kalbimi söküp alıyormuşçasına yalvardım ama "mırıldanıyordun" dediler.
*Ama bir şey var ki, onu değiştirmeye hiç kimsenin gücü yetmez; cesaret ve yürekli olmak... Bu, sonradan kazanılacak veya zaman içinde değiştirilebilecek bir şey değildir. Bu, kişinin doğasında ya vardır ya da yoktur.
*Bazen ruhumun derin bir kuyuya düştüğünü hissediyorum. Bedenimin ise o kuyunun başında beni izlediğini. 
*Amaçsız insanların ama'sı  olmaz. Onların sadece "ben" faktörü vardır. Sadece kendileri vardır; başkalarının ne yaşadığı, ne çektiği kendileri nezdinde önemsizdir. Hayatlarında "ama" diye bir kelime hiç var olmamıştır. 
*Şüphe insanın içini kemiren ama öldürmeyen tehlikeli bir zehirdir. 
*Sana güvenmek benim tercihim... Bunun bir hata olduğunu kanıtlamak ise senin tercihin...
*Alışamayacağını düşündüğüne alışır, unutamayacağını söylediğini unutur, yaşayamayacağını zannettiğini yaşarsın.
*Şunu sakın unutma; insanın özgürlüğü kendisine yapılanlara karşı gösterdiği tepkilerle şekillenir. Sen izin vermediğin sürece kimse özgürlüğünü elinden alamaz. 

20 Kasım 2017 Pazartesi

Cadıların Keşfi / Deborah Harkness (Ruhlar Üçlemesi)


Ruhlar Üçlemesi sırasıyla Cadıların Keşfi, Gecenin Gölgesi ve Hayat Kitabı adlı kitaplardan oluşuyor. Cadıların Keşfi'nde ana karakterlerden biri olan Diana Bishop'la tanışıyor ve onunla tarihin ve simyanın etrafında eşsiz bir eşsiz bir yolculuğa çıkıyoruz. Oxford'un Bodlain kütüphanesindeki kitap raflarının arasında bulduğu simyacılıkla ilgili eski bir el yazması nedeniyle tüm türler (vampirler, cadılar ve iblisler) Oxford'a akın etmeye başlıyor. Böylece Deborah Harkness bizi eşi benzeri olmayan olağanüstü bir maceranın derinliklerine çekiyor. 
İlk kitapta büyülendiğimi itiraf ediyorum. Uzun zamandır bu kadar iyi ve içi dolu bir fantastik roman okumamıştım. Öncelikle ben romanın bu kadar iyi olmasını yazarın ünlü bir bilim ve tıp tarihçisi olmasına bağlıyorum. Çelişkilerden uzak ve güçlü bir kurgusu var kitabın. Birbirinden oldukça farklı olan karakterler, aslında muhteşem bir uyum içerisindeler roman boyunca. Sizde fantastik romanlardan hoşlanıyorsanız, mutlaka okunacaklar listesine alın derim Ruhlar Üçlemesi'ni. Şimdiden keyifli okumalar. :)

ALINTILAR;
*Tek yapman gereken iyi bir dinleyici olmak. Hiç kimse sır tutmak istemez, ölüler bile. İnsanlar her yerde ipuçları bırakır, eğer dikkat edersen onları bir araya getirebilirsin.
*Bildiğim kadarıyla dünyanın dönmesini sağlayan iki duygu var. Biri korku, diğeri de arzu.
*Eğer kelebek kendisini çeken tatlı ışığa kanat çırpıyorsa; ateşin onu yutacağını bilmediğindendir. Susamış erkek geyik ırmağa koşuyorsa yalnızca zalim oku fark etmediğindendir. Boynuzlu at erdemli yuvasına koşuyorsa yalnızca kendisine hazırlanan bağı görmediğindendir. (Giordano Bruno)
*Ölmüyorum, yaşamıyorum, iyileşmiyorum; acısız bir hastalık bu çünkü aşık olabiliyorum. Sahip olacak mıyım bir gün bilmiyorum, çünkü beni yaşatacak ya da yok edecek bütün merhamet onun ellerinde.
*Arzu bana koş derken, korku beni dizginler.
*Kendi içinde bölünmüş bir ev, başkalarına karşı koyamaz.  

25 Ekim 2017 Çarşamba

Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın / Jonathan Safran Foer



Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın 11 Eylül'de babasını kaybeden bir çocuğun babasının odasında bir anahtar bulmasıyla başlayan hikayesini anlatıyor. Geçmişle geleceğin harmanlandığı, görsellerle zenginleştirilmiş, okuyucuyu içine çeken olağanüstü bir roman. Foer'in bu romanı çığır açan tekniğiyle yeni yüzyılın başyapıtlarından biri sayılıyor diye belirtilmiş arka kapakta. Sadece edebi anlamda değil, hayata bakış açınızı da değiştirebilecek güçte sarsıcı bir roman olmuş. Sevdiğinize biraz daha yaklaşmak için, bir tek anahtarı kaç farklı kilitte deneyebilirsiniz? Ya da birine sevginizi dile getirmek için yarını bekler misiniz? Yarın hiç yokmuşçasına sevmeyi ve sevginizi doyasıya paylaşmayı öğütleyen bu muhteşem romanı mutlaka okumalısınız.

Alıntılar;

*"Geçmişe ihtiyacım yok, diye düşünüyordum. Geçmişin bana ihtiyaç duyabileceği aklıma gelmemişti."
*"Yedi yıl, yedi yıl değildi. Yedi yüz yıl değildi o yıllar. Nasıl okyanus, aştığınız mesafeyi anlatamazsa, nasıl ölüler asla sayılamadıysa, onların uzunlukları da yıllarla ölçülemezdi."
*"Çok kuralımız vardır ve bazen neyi kurallar yüzünden, neyi öyle gerektiği için yaptığımızı hatırlayamam."
*"Onu sevip sevmediğimi bilmek istiyor, herkes herkesten bunu ister, sadece aşkı değil, aşkın varlığını bilmek ister herkes."
*"Zayıflıktan değildi, güçten de değildi. İhtiyaçtandı."
*"Hiçbir şeyi özlediğin bir şeyden daha fazla sevemezsin."
*"Ona, onu ne kadar çok sevdiğimi hiç söyleyemedim. Söylemeye uygun zaman hiç olmadı. Gerek yoktu. Hiç. Onu uyandırmayı düşündüm. Ama gereksizdi. Başka geceler olacaktı. İnsan sevdiğine nasıl seni seviyorum diyebilir. İşte sana söylemek istediğim herşeyin özü bu. Her zaman gerekliydi. Seni seviyorum."